Pazar, Kasım 04, 2007

amaçsız

Blog, blog sevgili blog...

Beer, beer, tiddly weedly beer...

Boş sokaklar, amaçsız, düz yürüyüşler, amaçsızca gezicem diye çıktığın yürüyüşün bile bir amacı var, sokakların bile bir amacı var, reset...

Mark Renton gibi düşünmek istiyorum, yaşamı seçmemek.. Crap! Düşünebilecek beyin hücrelerim are unavailable...

Tuvalette büyük bi keyifle vücudundaki pisliği atarken bira içmek ne güzel! Ah...

Idioteque ve smack My Bitch Up dinlerken bira içmek ne güzel!

In fact, bira içmek ne güzel!

Siz insanları hala anlayabilmiş değilim...

Kafan güzelken uyuyamamak... Nedendir ki?

İnsan niye her hayal kuruşunda cesaretlendirir kendini?

İnsan niye cesaretlendirir kendini? Ani kararler verir, ve dünyanın en iyi bokuymuş gibi tapar bunlara?

Cenazemi izleme fırsatım olsa, ve müdahele etme şansım hepsine evlerine gitmelerini söylerdim... Sevgi gösterilerini hiç sevmem... Bi noktada hayatımdaki her insanı terk ettim, beni terk etmelerini isterdim, toprağa girmişim işte, saygı gösterin...

Bi gün hayatı seçmemeyi becericem...

Galiba bu gece üzerime gelen şok dalgasından bu kadar, sonrakinde görüşmek üzere...

O değil de, bira faalan, ne güzel...

Hiç yorum yok: