Cumartesi, Eylül 29, 2007

Dövüş Kulübüne Hoş Geldiniz

Şimdi susmanızı istiyorum. Susun! Hepiniz. Yavaş yavaş girin hayatıma o dar, küçücük pencerelerinizden. Burun deliklerimden girin, gözlerimden girin, ağzımdan girin kapkara bir zıvananın ucundan geçip de çıkan gri, puslu duman misali...

Şimdi avazınız çıktığı kadar bağırmanızı istiyorum sizden. Bağırın yırtın kendinizi! Yırtın ki daha çok duyurun sesinizi... Daha çok "ben" olmaya çalışın... Ve bir kez daha "ben" olma çabalarınızda girin hayatıma. Şişenin ucundan genzimi yakarak akan şarap misali girin...

Ve irkilin sokaklarda yürürken duyacağınız güçlü bir haykırışla! Boynunuzdaki tüm tüyleri ayağa kaldıracak kadar irkilin... Bomboş bir sokakta yatan bir keş kadar çaresiz hissedin kendinizi, ya da kendi kanının içinde yatan bir serseri... Çünkü hayat bu, bir dakikada biter. Kullandığınız araba bir ferrari olsun, mobilyanız isveç mobilyası, eviniz şehrin en güzel caddesinde olsun, yine de hayat bu ve bir dakika içinde bitiyor, kapatıyor kendini. Ve sistem her dakika kendini tekrar ediyor. Şimdi yine gelin hayatıma, hızlı arabalarınızla, meşhur savlarınızla, güçlü haykırışlarınızla, göz alıcı silahlarınızla, bomboş ithamlarınızla...

Şimdi de bana vurabildiğiniz kadar sert vurmanızı istiyorum sizden.

Dövüş kulübüne hoş geldiniz.

Eğer bu ilk gecenizse, dövüşmek zorundasınız.

Hayatıma hoş geldiniz.

Eğer bu ilk gecemizse dövüşmek zorundayız.

Hiç yorum yok: