Perşembe, Mayıs 24, 2007

Yolculuk Nereye Bu Sefer?

İyice monologa dönüştüğünden neredeyse emin olduğum bu blog denemelerimden birini daha yazarken yine bir şarkıyla başlamak istiyorum...

Hiç hiç bir şey bilmiyorlar
Bilmek istemiyorlar...
Hiç hiç bir şey görmüyorlar
Görmek istemiyorlar...
Şu cahillere bak dünyanın sahibi onlar...
Onlardan değilsen sana zalim derler,
Onlara aldırma Hayyam, dostum...
Dostum...
Hiç hiç bir şey bilmiyorlar
Çünkü bilmek istemiyorlar...
Şu cahillere bak dünyanın sahibi de onlar...(*)


Bu aralar neden bilmiyorum (belki de biliyorum, bilmiyorum...) bir şeylere ihtiyacım var... Damarlarımda dolaşan, ordan beynimin kıvrımlarına akan aynı duygu... Kalbimden çıkıp ruhumu okşayan... Sabah rüzgarının boynunu okşaması gibi... Son paranı biraya verip yanındaki dostunla aynı şişeden içmek gibi... Ya da hepsi birden.... Tam bir fikir sahibi değilim... Bu duyguya bazen yalnızlık diyorum... Bazen ruhun açlığı... Bazen de bi ad veremiyorum... Ne olursa olsun orada öylece duruyor...

Bir de bu aralar ölümü düşünüyorum... Son zamanlarda olan bir kaç olaydan sonra yakınımdaki insanlara daha da sıkı sarılıyorum...( iyi ki varsınız hayatımda bitanecik babanne ve sevgili badi... siz olmasanız çoktan kaybolurdum galiba) Ve en yakınını kaybeden dostumun gözlerinde beni bırakıp gittin ifadesini görüyorum... Daha da çok söz veriyorum , ben bırakıp gitmiycem... Çünkü bu öyle boktan bi duygu ki anladığımı asla söyleyemem, hayalini dahi kuramıyorum...


Tüm bunları uzun süre düşündükten sonra aradım kadim yol arkadaşımı ve rüzgarın sonunda yeniden aynı yönden estiğini söyledim... O da hissetmişti... Yol çizgilerini saymak için vakit tekrar gelmişti...

Hemen küçük çaplı bir ön program yaptık... Ekipmanlarımız belli... Hasır, bir kaç parça giysi, 104 tane oyun kartı falan filan... Üssümüz belli, rotamız her zamanki gibi değil... Ne zaman oldu ki?

Şimdi yol yine çağırıyor... Aynı şeyi tekrar damarlarımda hissediyorum... Bu insanın ne içki masasında, ne bir kadının kollarında, ne de evinin sıcak huzurlu ortamında hissedebileceği bir şey... Bu yol çünkü, bu kaldırım, bu taş, bu kumlarda yarın nereye gideceğini bilmeden yatarken hiç de iplemeden yıldızları izlemek... Bu, gerçekten vazgeçtiğin anda bir ezgi mırıldanıp, haykırarak şarkı söyleyip yola devam etmek... Bu, yanındaki dostuna her şeyden çok güvenmek, tanımadıklarına da... Bu, yol, başka bildiğin hiç bir şeye benzemez...

Evet, işte yine geliyor... Ama başlamadan önce 25 Haziran için tutmam gereken bir söz var... Her şey sırasıyla ama öyle değil mi?

Hatta geçenlerde quizilla da yaptığım bi testin sonunda bu sonuca ulaşmıştım... Galiba karakterimi biraz olsun açıklar...

Which element rules your life?(pics)



Wind
Take this quiz!


Quizilla |

target="quizilla" href="http://www.quizilla.com/redirect.php?statsid=21&url=http://www.quizilla.com/register">Join

| Make A Quiz | More Quizzes | Grab Code



Bu arada neden bu şarkıyla girdim bilmiyorum... Belki de sokak müziği bana tüm bu anlattıklarımı çağrıştırıyor... Neyse...

(*) SiyaSiyaBend-Hayyam

Hiç yorum yok: