Perşembe, Mayıs 03, 2007

Bu Bir Belirsiz Gidiş...

Hayatımın öyle bir evresindeyim ki bu yazıya başlamdan önce şu şarkıyla giriş yapmak istiyorum...( Nitekim şu an o yeşil şarap şişesini hala neden sonuna kadar içtiğimi merak etmekteyim ve bana bu yazıya başlamakta yardımcı olacak her şeye ihtiyacım var...)

Yine düştük yollara,yollara...
Yine aştık dağları,dağları...

Ayağım gaz pedalında ardımda fırtına...
Dönülmez ufuklarda yollardayım...
Bu bir belirsiz gidiş,
Hem çıkış var hem iniş...
İşte şimdi burdayım yanındayım...

Sen varsın ya her şey senden önce ve enden sonra...

Yine düştük yollara, yollara...(*)

Of o kadar garip hissediyorum ki kendimi... Bir adım fazla atmadığım için kendime kızıyorum adım atmaya ölesiye korkuyorum... Gitmekten korkuyorum kalmak istemiyorum... Açıkçası hiç bir şey bilmiyorum...

Şimdi anlıyorum şarap gibi poker de zararlıymış... Pokerle birlikte gelen ya hepsindir ya hiç kuramım da öyle... rahmetli bir dostumuz şöyle derdi... "Eğer elinde iyi kartlar varsa blöf yap..." Çocukken anlam veremezdim ama sonra anladım... Şimdi de hayatımda oynadığım en zor kumarı oynuyorum hem tüm insanlığa hem de kendime karşı... İnsanlığa karşı elimdeki tek iyi kart olan kupa ası'yla blöf yapıyorum; nam-ı diğer bizzat kendim... Ama kendimle de oynuyorum çünkü hiç bilmiyorum bu kupa ası oyundaki tüm kartları geçecek kadar iyi bir el yapar mı? Dedim ya bilmiyorum... Ama adı üzerinde kumar, benim kuramıma göre yüzde doksan beş zeka ve yüzde beş de bilinmezlik ne de olsa...

Bildiğim şeylere gelince, çok az... Korku, bekleyiş, büyük hayaller, umutlar, kendime verilmiş sözler, beni bekleyen binlerce ihtimal... Beklemekten başka ne yapabilirim ki?


Birileri yardım etsin diyeceğim de kim yardım edecek? Tanrı? Yok o yeterince meşgul sağolsun yerinde şimdilik... İnsanlar mı? Onlar da çok meşgul... Ben mi kendime yardım edeceğim? Ben de meşgulum demek isterdim ama kahretsin ki diyemiyorum, dedim ya bekliyorum... Bekliyorum...

Macerayı, yolu çok severdim eskiden hayatın tam ortasına yaydan fırlamış gibi atılıvermeyi... Şimdi ne oldu bana neden duraksıyorum? Neden?...

Ama ne diyordu şarkı? "Ayağım gaz pedalında, ardımda fırtına, dönülmez ufuklarda yollardayım..." Galiba tam da böyle devam edeceğim ne kadar içimde bilinmezlik de olsa, yüreğim korku dolu olsa... Ne olursa olsun işte... Bir adım ileri veya tamamen geriye, boşluğa... Teorik olarak ikisi de benim için aynı şey, aynı son...

(*)Bulutsuzluk Özlemi-Yine Düştük Yollara

Hiç yorum yok: