Cumartesi, Mayıs 15, 2010

Ayar Vermek

Aslında neler anlattığıma bakma, hepsini boşver, o kadar güzel anılarım var ki, o kadar muhteşem dostlarım, o kadar mucizevi, ihtişam dolu anlarım, sen gerçekten bakma neler anlattığıma benim.

Benimki biraz mavi olmakla ilgili.

Eğer mavilerde dans edip, parmaklarından onu çıkarmak istiyorsan acıyı sevmen gerekir cümlesi çok yanlış. Acıyı asla sevmemelisin. Acıdan nefret ettiğin sürece mavilerde yer bulacaksındır. Ben sadece acıya alışığım. Başımı kaldırıp bakıyorum. O kadar derin bir pislik gördüm ki, artık bir daha iyi şeyler göremeyeceğimi söyleyen genel kanının aksine güzel şeyler daha çok dikkatimi çekiyor. Evrene inanılmaz büyük bir kara deliğin içinden baktım ve sonra da kendi içimden kara deliğin kendisine. Karanlığın içinde kendimi gördüm. Kendi karanlık yüzümü. Onunla yüzleştim, onunla savaştım, onun gözünü oydum, onun ağzını kırdım, kulağını ısırdım, yere düştüm, tekrar kalktım, tekrar vurdum, hayalarına tekme attım, onunla seviştim, içime çekip bıraktım, sarılıp tuttum kollarımda. Karanlıkta genel kanının söylediği şeyin aksine; hiç bir cevabı bulmadım. Karanlıkta karanlığı buldum. Karanlıkta karanlığın bulunması gerekiyordu çünkü.

Karanlığı alıp kendimi baştan aşağıya siyaha boyadım. İnanılmaz bir kamuflajdı bu. Ta ki, ta ki güneş doğana kadar.

Güneş doğarken başımı kaldırıp bakmak zorundaydım. Yüz yüze geldiğimizde karanlığım yere aktı, çırılçıplaktım artık. Bu bir dersti. Bu dersi öğrendim.

Gerçekten neler anlattığıma bakma, o kadar güzel anılarım var ki...

Aşağı yukarı yirmi küsür yıldır nefes alıp veriyorum. Dönüp bakınca geri dönmek istediğin anlar olur ya, benim "ya bunlar iyiydi de, biraz sonra öyle bir şey yapacağım ki bu anılar yanında kötü prodükte edilmiş filmler gibi olacak " dediğim zamanlarım oluyor.

Mavi olduğuma bakma, bu benim iletişim kurma şeklim, mavi olmak kaderimde var sanırım. Karanlığın içinde durduğuma bakma, kaybolup gitmeyeceğim, burası benim oyun alanım. Burada kılıcım karanlıktan bile daha parlak, zırhım daha sert. Burası benim "dur" dediğim yer, burası benim 'ayarı verdiğim' yer, burası benim meydan okuduğum yer, güneşe.

Hiç yorum yok: