Salı, Ocak 08, 2008

Good Morning Vietnam!

Aslında başlık ve yazı arasında pek bağlantı olabileceğini zannetmiyorum. Başlık belki de bunu yazdığım saat nedeniyle gelmiştir aklıma, belki de radyonun switch on yazan düğmesine basınca "Good morning Vietnam!" diyecek bir dj'in istekleri içerisindeyimdir,bilmiyorum açıkçası. Tipi Robin Williams'a benzemese de olur, zaten çoğunlukla dj'in tipini bilemezsiniz, sözlerini dinlersiniz, sabah sizi uyandıran bağırışını duyarsınız ya da... Of, ben bu saatte hiç çekilmiyormuşum...

Hayat, bir looptan ibaret şu sıralar... Uyu kalk, ders çalış, uyu kalk gez, uyu kalk evde otur, uyu kalk sınava git... Belirli bir program kodunun devamına yazılmış beş ya da maksimum altı farklı koddan ibaret bir loop... Bu, aslında üniversite hayatımın özeti, bu aralar dediğime bakmayın. Beni bu looptan önümüzdeki 4 sene kadar çıkarabilecek bir şey olduğunu zannetmiyorum. Loop,loop,loop... Reddedilemeyen, içinden çıkılamayan... Memnun muyum? Hayır...

Bu döngünün içinde kendime güzel bir hayat kurmaya çalıştıkça bazen daha da batıyorum, daha da zor hale getiriyorum her şeyi... Herkesi aynı loopun içinde zannediyorum, herkesi kendim zannediyorum, bildiğim terimlere uygulamaya çalışıyorum, bildiğim kalıplara... Ama üniversitenin size verdiği ilk kredisiz ders bu aslında, özellikle ebesinin şeyinde okuyorsanız, kimse senin tarafında değil, tıpkı sen olmadıkları gibi. Sen onların tarafında oldukça onlar da senden. Ne kadar da benim ideolojilerime uyan bir ders değil mi? Neyse ben de A almayı beklemiyorum zaten... Bir kez daha kendime dönüyorum...

Aslına bakarsanız, bu son dediğimden ölesiye korkuyorum biliyor musunuz? Hani derim ya hep, cehennem gibi korkuyorum... Kendi içimde, kendime özgü o kadar büyük bir dünya kurdum ki, bazen içinden asla çıkamayacağım diye çok korkuyorum... Beni rahatlatan şey, beni çekip alabilen insanların olması... Ne yazık ki hepsinin toplamı bir elin parmakları kadar bile değil, ve hiçbiri yanıbaşımda değiller... Kendime dönüyorum...

Ah, bakın sabah olmuş... Uyanıp ders çalışmalıyım, ya da kalkıp oturmalıyım şimdi... Mark Renton'un "my so-called-mates" dediği türden dostlarımla takılabilirm de... Sınırlı seçenekler arasında seçme şansım sınırsız... Elimi radyoya götürüyorum, "Good morning Vietnam!".. Ah radyo yokmuş ki başucumda... Bu, yalnızca kafamda duyduğum bir ses. Umursamıyorum pek fazla... Seçeneklerden birini seçip program kodunun çalışmasına izin veriyorum... Hangisini seçtiğimin bir önemi yok...

Hiç yorum yok: