Perşembe, Temmuz 05, 2007

Ordan Burdan...

Bu yazıyı ilginç bir halde yazıyorum... Öyle ki ilk birkaç dakikam blogger url'sini düşünmekle geçti... Kafam mı güzel? Yazmayalı çok mu oldu? Bilmiyorum...



Bakıyorum çoğu yazımın çoğu kelimesi "bilmiyorum". Gerçekten de bilmiyor muyum? Bilmiyorum... Bazen kafam çok fazla karışıyor işte sadece... Tüm dünya ayağa kalkmış üzerime gelirken kafam karışıyor... Belki de dünya üzerime falan gelmiyor, yalnızca ben abartıyorum, bilmiyorum...



Ama sadede doğru yol almak istiyorum ki sadedin, bağlamaya çalıştığım yerin dahi neresi olduğunu bilmiyorum aslında... Ama ne yapacaksam çabuk yapmalıyım... Bu alkol kanım vasıtasıyla tüm vücuduma yayılıp klavyeyi görmemi engelleyince pek de bir yerlere varamayacağım galiba...



Kuzenim blogu için öksüz diyor bu arada bak aklıma geldi... Benimki onunkinin yanında tam öksüz... Ne ben yazıyorum, ne Godina hanımlar her zamanki yorumlarını yapıyorlar ne de Dou beyler veya Cerosh hanımlar... Hatta hiç birisi de yok piyasada bu aralar... Kim bilir belki de hepimiz topluca ölmüşüzdür an itibariyle? Ya da sadece ben ölmüşümdür... Hımm... Araştırılmalı acilen...



Bu aralar standart sıkıntımın yanında bir takım daha sıkıntı var içimde, bilmiyorum nedir? aslında belki de biliyorumdur, biraz düşüneyim... Yok yok, kesin bilmiyorum... Ama artık gerçekten çok sıkıldım buralardan... Barış yüzünden büyük yolculuğumuz da iptal oldu zaten...(ve bu Ece'yi tahmin bile edebileceğimden çok sevindirdi, hımm...) Üstüne üstlük bir de hava sıcak evde öylece oturuyorum klimanın altında testical kebab... Bundan memnun muyum? Hayır!!! (öyle bir cevap veriyorum ki sanırsın 50'lerin NBC yarışması 21'de 11 puanlık soruya cevap veriyorum...) Tabi ki de memnun değilim... Rüzgarı saçlarımda hissetmek istiyorum... Kendime yeni yolculuk partnerleri bulmalıyım( bir yerlere yaz-ki yazdın da zaten az önce...)



Bu paragrafla diğeri arası saydım tam olarak 23 dakika geçmiş, Ant başta olmak üzere msn kişileri nedeniyle... (direk de atarım suçu-bu kadar olamaz...) Bunu neden söyledim? Mesela siz de okurken burda gidip nescafe yapın, ama nestle'nin olandan değil davidoff olsun, sakın da starbucks'da satılan gerizekalı kahveler gibi olmasın, adam gibi hatta mümkünse zift gibi olsun ve mümkünse pipetle değil, ağzınızla için...



Bu arada bu paragrafla bir önceki arasında geçen sürede de karar verdim(approx. 15 dk) Marmaris'e yazlığa gidicem, hatta gerekirse yalnız gidicem (nasıl olsa mangal ekürisi aynen orda)... Çünkü GERÇEKTEN-ÇOK-SIKILDIM-KIÇIMIN-ÜSTÜNDE-OTURMAKTAN!!! Öhöm...



Bir de bu aralar muallaktayım... İstanbul'a taşınmayı istiyorum, ama sadece İstanbul olduğu için... Kıbrıs'ta kalmayı istiyorum, okulumun bana yararları için... Hoş şimdilik ne kalkıp Kıbrıs'a gitmeyi istiyorum, ne de İstanbul'a gitmek için derslere kasmak istiyorum... Oturuyorum kıçımın üstüne...



Shimdi uykhum gelmeye bashladı... Janım da pek sıkılıyo... Kafam da güsel... -Iyygh nefret ediyorum sizden!.. Aslında yalnızca sizden değil; babasının parasıyla piç olmaya çalışanlardan, piç olmaya çalışan kızlardan, mekanlarda kendini dağıtan tiplerden, otobüslerde "aile var" diyenlerden, ben o müziği dinlemem diyenlerden, kıçıyla içki içenlerden, bununla gurur duyanlardan, sigara içip bununla gurur duyanlardan, cigara içip bununla gurur duyanlardan, daha aslında saymaya kalksam 100 tane post'u doldurucak kadar tipten, alayından nefret ediyorum da aklıma şimdi gelenler bunlardı...

Aynaya bakıyorum... Sıcaktan isilik olmuş sağım solum... Gerçekten sevmiyorum bu havaları... Bir çare düşün Cenk, bir çare düşün... Biri bişey demişti... "bişey bişey bişey bişey(buralarını hatırlamıyorum) bir sivilce bozar güzelliğini" Hah! Nasıl da hatırladım?! Neyse, güzelliğimi bozan bişey yok da sıkıntı veriyor işte sadece...



Galiba bu yazıyı uzattım... (ya da aslında uzatmadım-ki blog benim zaten!) Buralarda bir yerde keseceğim zaten... Uzaylılar var mı, alkol bana zararlı mı, beni arayan var mı ki bulan olucak? Sorularına cevap aramalıyım... Şizofrenim üç level daha alıp da büyürken ve siz de yavaş yavaş uyuklarken monitör başında size bir anda aklıma gelen şu replikle farewell diyorum... Belki ben de aynı şeyi yaşıyorumdur...



"Flux Kapasitörü!!! Evet, başımı çarptığımda tam olarak aklıma gelen buydu Marty!"



P.S. "Houston, bir sorunumuz var"da diyebilirdim ama bu aralar sevdiğim sci-fi filmi o değil,bu...

1 yorum:

Dou dedi ki...

Flux kapasitörü...
abi süpersin ya, yazını okurken aklıma varya neler neler getirdin, saol :)
nostalji yaptım, bi baktım nefret ettiğin insanlardan bende nefret ettim, bi baktım ismimi gördüm mutlu oldum, bi baktım seni okuduğum için mutlu oldum :)
ya ben seni bırakırmıyım olum ya, öksüz bırakırmıyım hiç yazını...
olum, epeydir konuşmuoruz özledim seni ama bil ki bu demek değil artık uzağız birbirimizden...
:)