Çarşamba, Ağustos 10, 2011

The Sounds

Fuck.

Sonra da fark ettim ki; elimizde kalan şeyler bizi oluşturuyormuş. Elimizde olmasını dilediklerimiz değil.
Dün gece bana dedi ki;
"Kimsin sen?"
"Ben birçok kişiyim."
"İyi ama kimsin."
"Hangisini bilmek istiyorsun?"
"Seni, kendini tanımladığın şekli."
"Ben benim, Cenk. Nokta."
"Daha iyisini yapabilirsin."
"Bu zaten en iyisi."
"Peki."
"Ne anlatacağım ki?"
"Peki."

O aralarda fark ettim ki elimizde kalanlar bizi oluşturuyorlar. Bir parça bile fazlası değil. Elimde kalan bu; Cenk. Nokta. Bazıları size bunun yeterince iyi olduğunu söyleyebilir. Belki de öyledir.

Fuck.

Sonra dün gece dedim ki;
"Kısaca anlatayım."
"Anlat."
"Ben sen daha lisedeki sırana erkek arkadaşının adını yazarken makine mühendisliği diye bir şeylerle uğraşıyordum, derslerimden kalıyordum. Şarkılar yazdım, yerler dolaştım. Bir sürü farklı şeyden para kazandım. Hayalini bile kuramayacağın kadınlarla beraber oldum. Aşık oldum. Aldatıldım. Aldım, sattım, alındım, satıldım. Hikayeler yazdım, anlattım. Özür diledim. Ben buyum. Cenk. Mutlaka bir yerlerde duymuş olmalısın. Şimdi bana sen nesin mi diyorsun?"
"Megalomansın yani."
"Evet. Belki."
"Neden?"
"Öyle olmak istedim, kendimi düşündüm. Bu replik Star Wars'dan. Eğer henüz izlemediysen 4.den başla."
"Sen Anakin'sin."
"Ben Anakin'im."

Biterken aklımda artık çalmadığım şarkıların notaları uçuşuyordu. Parmaklarım sızladı, kulaklarım uğuldadı.

"...If I go, I'm going on fire; I'll let my anger take me there..."

Hiç yorum yok: