Ben seni sorgulamaya başladığımdan beri pek konuşmadık seninle... Zaten önceden de pek konuşmazdık... Ya ben sesini duymak için ayaklarının dibinde ağlardım, bağırırdım, ya da kahrederdim, küfrederdim sana... Hepsinin amacı aynıymış daha iyi anladım şimdi... Sonra gün geldi bu sefer de sorguladım seni... Bulmak için çabalamaktan vazgeçtim bi anda... Duymak için çabalarken bile bulmaya çalışmanın ne anlamı vardı? Ya da nerde bulacaktım ki seni? İçimde mi? Dışarıda mı? Aynaya bakınca gördüğü şeyi beğenmediği için aynayı kırmaya çalışan bakışlarımda mı? Nerede? Ve vazgeçtim... İşte o günden beri hiç duymadım sesini, duymak için pek de çaba sarf etmedim açıkçası... Ne kadar konuşmasak da galiba sendin beni sabahları veya gecenin en kör zamanında arayan, sadece orda mıyım değil miyim diye bakmak için... Belki ordaydım, belki değildim, bilmiyorum...
Çok uzun zamandır konuşmadık seninle... Belki çok sinirliydim, belki çok çaresizdim, bilmiyorum, inan... Yine de son bir kez sesleneyim dedim sana burda...Gölgemin boyu uzarken batan güneşi selamlamak için başımı kaldırınca orda göremiyorum artık seni... Yeni doğan bebeğin gülümsemesinde göremiyorum... Ama içimde bir yerde biliyorum ki sana ihtiyacım var, eğer oradaysan ses ver...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder