Pazartesi, Şubat 09, 2009

Korkunun Rengi,Kokusu,Sesi,Dokunuşu,Tadı

Çok uzun zaman olmuş ben yine bişeyler yazmayalı... Gerçi bunu neden söylüyorsam blog hesap soruyormuş gibi? Ben de bilmiyorum ki. Neyse uzatmak istemiyorum,dümdüz konuya giricem, bu kez Nietzche'nin şiiriyle başlamak istiyorum,beni anlatan bir şeylerle.



Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm, cehennemi de...
Öyle bir aşk yaşadım ki;
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de...
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki
Okudum okudum anlamadım...
Kendi kendime konuştum bazen evimde
Hem kızdım hem güldüm halime
Sonra dedim ki ' söz ver kendine ';
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin,
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin...
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım.
Öyle çok değerliymiş ki zaman, hep acele etmem bundandı
Anladım...


Shawnshank Redemption'ın bir sahnesi var aklımda,aslında çok fazla var, ama bir replik beynimin içinde yanıp sönen ışıklı tabelalar gibi parlayıp duruyor... Şöyle diyordu Red; "Korkuyla yaşamak, sahip olabileceğin en kötü duygudur." O kadar haklı ki... Morgan Freeman'ın surat ifadesi hala aklımda, zaten aklımda olmasına da pek gerek yok,aynaya bakabildiğim sürece. Tek fark, o rolünü oynuyor,ben okuyup okuyup anlamıyorum. Sürekli okuyorum, rolünü oyna diye zorluyorlar,anlamadıkça zorluyor, zorladıkça korkutuyorlar... Korktukça da oynamak yerine izlemeye gelen insanları seyrediyorum, bir zamanlar cennetteki günlerimi düşünürken, şimdi cehennemde yaşıyorum, ama hayır çok yanılıyorum, cehennem henüz başlamadı bile. Zaten başlasa korkacak bir şeyim olmazdı,ah... Acele etmeliyim...

Yine başlıyorum işte. Susuyorum,gözlerimi kapatıyorum,ellerimi cebime sokuyorum... Zamanında benden istediğiniz gibi davranamadım, şimdi öyle davranmaya çalışıyorum, kapatıyorum kendimi... Kesin ellerimi,gözlerimi çıkarın, kulaklarımı sağır edin,derimi yüzün... Burnum? Duyacağı tek şey kesif pislik kokusu olacak zaten, içinde yüzdüğüm pisliğin derin kokusu...

Beynimin içinde kendi kendime hesap soruyorum, onlar sormaya başlamadan hemen önce, hiç bir tutar yanı yok. Hesap hiç bir zaman tutmuyor. Verebileceğim tek cevap var; özür dilerim, her şey için özür dilerim... Böyle olsun istemedim,hiç. Burda bulunmayı ben istemedim, elimden geleni yaptım,yapmaya çalıştım,biraz daha gidebilmeyi denedim ama... Bu noktada dizlerimin üzerine çöküyorum, bir damla göz yaşı yanağımdan süzülüp yere çarpıyor, yarattığı titreşim depremler yaratıyor. Kayıt düğmesine tekrar basıp bu kaydı bitiriyorum.

Korkuyla yaşamak insanın sahip olabileceği en kötü duygudur. Kanser gibidir. Kanserin kendisidir, bu yarayı saramazsınız.

Tüm bunları düşünürken aklımda gülümseyerek uyandığım güneşli sabahlar var. Sahi var mıydı öyle sabahlar? Sanırım rüyalarımın etkisinde pek fazla kalmışım...

Hiç yorum yok: