Hayat nereye gidiyor? Sorusunun cevabını aramaya bi kez daha devam diyorum.
Düşünüyorum da eskiden ne kadar da endişeliydim hayatım hakkında... Eskiden dediğim geçen sene belki de... Ama arada geçirdiğim zaman galiba çok değiştirdi beni. Eskiden geleceği çok düşünürdüm. Büyük şirketler, takım elbiseler, büyük bir ev, bir Aston Martin falan. Şimdi durup düşününce karar verdim de niye bu kadar endişeleniyorum ki? En endişesiz ben olmalıyken üstelik?
Ama sakın yanlış anlamayın, hiç bir hayalimden vazgeçmedim henüz. Hepsi yerlerinde duruyor, yalnızca şimdilik Bohemya, U.S.A'den daha yakın.
Hayatını seç, mesleğini seç, kariyerini seç, kocman salak bir televizyon seç, otomatik çamaşır makineni seç, arabalarını, cd çalarını ve ev aletlerini seç. Sağlık sigortanı, düşük kolesterolü ve dişlerine iyi bakmayı seç. Büyük bir ev seç, iyi arkadaşlarını dikkatli seç. İyi bir tatili ve bavulunu güzelce doldurmayı seç. En güzel boktan fabrikada üretilmiş, en güzel boktan elbiselerini seç. Dini ve dua ederken ne kadar da boktan olduğunu düşünmeyi seç. O salak televizyonun karşısında otururken o salak şeyleri tıkınmayı seç. Sonunda sefil evinde yalnız başına ölüp giderken yerini, senin yerine geçmeyi bekleyen bencil ibnelere bırakmayı seç. Çürüyüp gitmeyi ve yetiştirdiğin gerzek veletlere rezil olacak şekilde altına pislemeyi seç. Geleceğini seç. Hayatı seç. Ya da benim gibi yap, hayatı seçmemeyi seç.(*)
(*)Trainspotting
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder